14 Ocak 2014 Salı

The Secret Life of Walter Mitty

Selam. Umarım herkesin hayatı şahanedir. Bahar aylarında olmasak da karnınızda kelebekler uçuşuyor, bir süredir giymediğiniz pantolonlarınızın ceplerinden 20 ve üzeri değerlerde Türk Liraları çıkıyor, sabah canınızın istediği yemeği akşam annenizin/eşinizin pişirmiş olduğunu görüp tebessüm ediyorsunuzdur. Bunlar olmuyorsa da üzülmeyin gerçi, şimdi kimse de oturup "Yoo, hiç böyle şeyler olmuyor lan benim hayatımda," diyerek üzülsün istemem. Oluyorsa tadını çıkarın, olmuyorsa da koyverin gitsin yani. Fani hayat neticede, nasipten ötesine...Ya ne kadar karıştı işler, çok başka şeyler anlatmaya gelmiştim ben. Baştan alalım:



Böyle daha da olmadı sanki, iyice olmadı...Müzikle kurtaralım bari:



Dümdüz konuya gireyim en iyisi, başka türlü rayına oturmayacak bu yazı herhalde. 



Ben Stiller değişik bir insan. Oyunculuk ve seslendirmenin yanı sıra işin mutfağına da bulaşmış, sıklıklı prodüksiyon alanında da ismini duyduğumuz Stiller, uzun bir süredir Hollywood'un "usta" komedyenleri arasında sayılan, oldukça da saygı gören bir isim. Bu saygınlığı kazanmasındaki en temel etken aşağı yukarı 30 yıldır piyasada olmasına karşın bayatlamamayı, çağa ve komedi anlayışına ayak uydurabilmeyi başarmış olması.

The Secret Life of Walter Mitty, Ben Stiller'in hem yönetmenliğini, hem de başrol oyunculuğunu üstlendiği bir "kişisel gelişim" öyküsü sunuyor. Oldukça sıkıcı ve basit bir hayata sahip olan Walter Mitty, gerçek yaşamda bulamadığı manevi tatmin ve Maslow'un piramidinin tepe noktasındaki "kendini gerçekleştirme" mutluluğunu -anlık ve geçici bir çözüm olsa da- hayal dünyasında arıyor. Olaylara alternatif sonlar, küçük eklemeler yapan hayal gücü sayesinde, filmin en keyif veren sekansları da ortaya çıkıyor.


Çalıştığı derginin "online" dünyaya geçmeden önceki son sayısı için hazırlaması gereken kapak fotoğrafının negatifini bulamayan Walter Mitty, fantastik doğa fotoğrafçısı Sean O'Connell'dan (Sean Penn) negatifi almak için sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkmak zorunda kalıyor ve olaylar gelişiyor. Ciddi bir işe atılan Mitty'nin hayal gücü de bu noktadan sonra çalışmayı bırakıyor, zira gerçek dünya zaten yeterince fantastik bir hale geliyor.

Küçük insanın basit hayallerine odaklanan bir film olarak Walter Mitty'nin hayatı aslında "Feel Good" filmleri arasında iyi bir yer edinecek gibi duruyor. Hem hayal sahneleriyle sağladığı güldürü, hem genele yayılan romantik atmosfer, hem de Walter Mitty'nin "kendini iyi hisset" filmlerinin olmazsa olmazı naif, içten karakterlere müthiş bir örnek olarak karşımıza çıkıyor olması, bu açıdan bakıldığında tablonun hiç de fena olmadığı izlenimini yaratıyor.


Filmin bir çok platformda "yeni Forrest Gump" olarak tanıtılmasının ve büyük bir beğeni toplamasının en büyük sebebi bu naiflik ve basitlik. Bunun yanı sıra türün bağımsız örneklerine oranla prodüksiyon anlamında çok daha rahat ve bu sayede görsel anlamda da zengin olan The Secret Life of Walter Mitty, Ben Stiller'ın durduğu nokta itibariyle yavaş yavaş sinemanın ciddi ve ödüller içeren bölgesine doğru kayma eğiliminde olduğunun büyük bir göstergesi.

Böyle bakınca her şey toz pembe görünse de bence eksiye daha yakın bir iş var ortada. Nitekim senaryoda bulunan kimi çatlaklar, karakterle tanışma anında gördüğümüz şekilde Walter Mitty'nin oldukça çekingen, güvensiz, risksiz karakterinin neredeyse yarım saat içerisinde tam tersi bir noktaya gelmesi, herkesin bildiği gibi aslında gayet zor bir hadise olan tüm bu "kendini başarma" hikayesinin gayet hızlı bir şekilde atılan, kendinden emin gibi görünmemeye çalışsa da gayet emin adımlarla hayata geçirilmesi, izleyicinin Walter Mitty ile bütünleşip hikayeye ortak olma hevesini oldukça kaçırıyor. Demek istediğim; Mitty'nin sanal dünyada insanlara göz kırpamayan halinden köpekbalıklarıyla eğleşen bir adama dönüşme sürecinin çok yavan ve üstünkörü işlenmiş olması rahatsız edici değil mi? 


En ekstrem iki örneği alıp filmi kötüleme niyetinde değilim; Sadece çok çok iyi bir film olabilecekken, gerçekten de yeni Forrest Gump olabilecek bir malzemenin basitçe harcanmış olmasına sitem ediyorum kendimce. Yoksa Ben Stiller hem yönetmenlik, hem de oyunculuk bağlamında ortalamanın üstünde bir performans ortaya koymuş, hakkını yiyecek değilim.

Pek güzel sahneler, enfes manzaralar, insanı keyiflendiren diyalogları ile The Secret Life of Walter Mitty, görülesi bir film, evet. Fakat bu kadar övgüyü hak edecek, 7,7'lere kadar yükselen puanlara sahip olabilecek, bir bütün olarak bakıldığında da çok iyi bir film mi? Bence değil. Siz de kararınızı verin, sonra kapışalım.

Jelibon yemeyi unutmayın, mutlu günler.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder