Başlıktan gidecek olursak; Düğün Dernek, başrol oyuncularından Ahmet Kural'ın kendi sözleriyle açıkladığı üzere "İşler Güçler'de kendi güldüğümüz şeyi yapıyorduk, bu ise herkesin anlayabileceği gibi." bir film.
Seyirciyi ikiye bölen, olumsuz şekilde yorumlayanın "entelektüel misin la?" sorularıyla beraber türlü tacizlere maruz kalabileceği türden bir film Düğün Dernek. Zira o kadar ucuz ki, bu ucuzluğun farkında olması bile kendisini kurtarmaya yetmiyor.
Leyla ile Mecnun'un senaristi Burak Aksak'ın kuzeni olan (genlerinizi seveyim) senarist ve yönetmen Selçuk Aydemir'in yazıp yönettiği Düğün Dernek, Ahmet Kural-Murat Cemcir ikilisinin aşırı ölçüde karikatürize edilmiş karakterleriyle, usta oyuncu Rasim Öztekin'in plasedeki oyunculuğuyla, sırtını türlü şaklabanlıklar ve gereken dozun bir hayli üzerindeki küfür-şiddet içeriğine yaslayarak genele hitap etmeye çalışıyor.
Karakterlerin bu aşırı karikatürize halleri, gerçekliklerinin sorgulanmasına da sebep oluyor. Tüpçü Fikret'in(Ahmet Kural), Boksör Çetin'in(Murat Cemcir) o kadar abes tavırları ve hareketleri var ki, en olmayacak şeyi doğal karşılayan, en basit şeyde yaygara koparan, "garip" sıfatından başka bir sözcükle tanımlanması bir hayli zor olan karakterler. Bir de bunun üstüne yan tiplerin de fantastiklikte sınır tanımıyor oluşu ("kötü" adamlardan birinin "zıplama" sahnesini hatırlayın mesela,) tüm yaşananları skeçleştiriyor ve "entelektüel misin la?" denilen seyirci bu noktadan sonra ilgisini kaybediyor.
10 gün içerisinde gerçekleşmesi istenen bir düğünün planlaması üzerine kurulan bu komedi filminin en büyük handikabı da bu noktada ortaya çıkıyor. Naif bir şekilde, köy halkının imece usulü ile sevdikleri birinin oğlunu evlendirmeye çalışması, şeklinde özetlenebilecek ve kulağa hiç de kötü gelmeyen bu fikir; gelinin yabancı olmasından, kızın mafyatik eski aşklarına, köy geleneklerinin olabilecek en kötü şekillerde işlenmeye çalışılmasına, Vizontele'yi hatırlatan "köyün akıllı delisi" tadındaki karakterin anlam verilemeyen teknolojik dünyasından filmin başında inanılmaz antipatik bir karakter gibi tanıtılan Saffet'in filmdeki en düzgün adamlardan biri olmasının yarattığı dilemmaya kadar bir sürü faktörün devreye girmesiyle saçma sapan bir noktaya gelmiş ne yazık ki. O nokta ise pek insanı heveslendiren cinsten bir şey değil: aptallık-şive-küfür komedisi.
İzlemeyen kaldı mı bilmiyorum tabii ama yine de spoiler vermemek adına espriler üzerinden iyi-kötü incelemesinden uzak durmak istesem de özellikle "küfür geliyor," dedirten anlardaki yapmacıklık, ardından da seyirciyi şaşırtmaya hiç çalışmadan dümdüz küfürlerin basılması gerçekten de can sıkıyor. "Körlük" ve "deve" konularındaki inanılmaz zorlama, senaryonun özellikle filmin 2. yarısından sonra yatak sarmasıyla ve bu küfür ittirmesiyle birleşince, aradaki 3-4 "İşler Güçler" ayarındaki espri de unutuluyor.
Zaten tıkanmaya müsait olan hikayeyi iyice sarpa sardıran deve. |
Devrim Yakut ve Rasim Öztekin'in usta işi oyunculukları, Ahmet Kural'ın yer yer Öztürk Serengil'i anımsatması, detaylarda saklı bir-iki enfes espri ve hemen filmin başındaki cami sahnelerindeki sağlam tespitler dışında bir film izleme seansından ziyade karikatür karakterlerin peş peşe espri yaptıkları, küfür-kıyamet dolu, tek bir finale odaklanmış birkaç skeçten oluşan bir izleti sunuyor Düğün Dernek.
Salondaki herkes haykıra höyküre gülüyor muydu? Evet. Ben de güldüm mü? Evet, çoğunlukla. Fakat sinemanın ve genel anlamda sanatın toplumu geliştirmekte büyük bir araç olduğunu düşünen biri olarak, bu kadar ucuz bir hale geleceklerini tahmin edemediğim Ahmet Kural-Murat Cemcir ikilisinden çok daha sağlam bir iş beklerdim. Herkesin anlayabileceği gibi işlerin peşinden koşmak yerine toplumun mizah anlayışını arttırmaya çalışan, basit numaralara kaçmayan işlerle karşımıza çıksalardı çok daha mutlu olurdum.
Tüm bu kaygılı ayakları bir kenara bırakalım şimdi; Zira Maskeli Beşler türevi saçmalığın sınırlarındaki filmlerden daha eli yüzü düzgün bir film Düğün Dernek, evet. Belki Recep İvedik'in varoşlardaki lumpen insanlarımızı yansıtan "gerçek" kimliğini çok beğenen biri olarak biraz fazla giydirdim, evet. Uzun lafın kısası; Eğer daha izlemediyseniz bir şekilde izleyin, gerçekten komik olabildiği anlar, yakaladığınıza memnun olacağınız espriler var, evet. Ancak yapılan işin hiç kimseye kültürel, manevi, düşünsel bir getirisi olmadığını ve düz insanın basitliğinden nemalanma çabasının yapaylığındaki iticiliği gözardı etmemeye çalışın.
An itibariyle yapacağım en fena yorum da şu herhalde: Metin Akpınar-Zeki Alasya nerde, Ahmet Kural-Murat Cemcir nerde be. Umarım kısa sürede bana bu lafları yedirecek olgunlukta işlerle karşımıza çıkarlar, zira bu yoklukta ortaya çıkan bu iki komedyenden beklentilerim hala oldukça yüksek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder