23 Ekim 2016 Pazar

Captain Fantastic


Neredeyse bir yıl (tam olarak 360 gün) aradan sonra tekrar selam. Araya giren askerlik, sonrasındaki toparlanma süreci derken epey bir vakit geçti. Neyse ki kazasız belasız bu süreci atlatıp tekrar eski alışkanlıklarıma dönmeye başladım. Yani abuk subuk filmler övmeye kaldığım yerden devam ediyorum. 

Yazının müziği:

Bahsetmek istediğim film ise Yüzüklerin Efendisi ve çok değerli yönetmen David Cronenberg filmlerindeki rolleriyle büyük bir yıldız haline gelen Viggo Mortensen'in olanca karizmasıyla başrolünü üstlendiği Captain Fantastic.

Tatlışlık
İnsanlığın avcı/toplayıcı alışkanlıkları bir kenara bırakıp tarıma, hayvancılığa başladığı zamanlardan itibaren başlayarak insanlığın beslenme alışkınlarını, küresel eğitim anlayışını, organize dinleri, geleneksel toplumun sahip olduğu tüm değerleri ve daha birçok şeyi eleştiren bir bakış açısını, hayatta kalmacı (survivalist) bir babanın 6 çocuğunu doğayla iç içe bir şekilde yetiştirme çabasıyla harmanlayan Captain Fantastic, 90'lar aksiyon sinemasında yan rollerde sıkla karşımıza çıkmış olan Matt Ross'un yazdığı ve yönettiği bağımsız bir yapım.

Baba Mortensen'in senenin en özgün, en "karakter" adamı olması ve etrafının birbirinden şapşik <3 çocuklarla sarılı olması filmin anlatmaya çalıştığı şeyin ağırlığı altında ezilmesini önlüyor. Özellikle Mortensen'e eşlik eden gençlerin oyunculukları kusursuz. Böylece kısa sürede ailenin bir parçası olarak hissetmeye başlamak kaçınılmaz oluyor. Bu durumda da olgulardan uzaklaşıp daha öznel dertlere odaklanıyor, başka bir deyişle filmin diğer boyutuna geçiş yapıyoruz.
Amaan
Kapitalizmden beslenmiş, kapitalizm ile palazlanmış dede ile çocuklarını her alanda kendi putlarını yaratmış bir toplumun parçası olarak yetiştirmeyi kabul etmeyen babanın temsil ettikleri şeylerin arasındaki çatışmadan küçük bir aile dramasına yapılan bu geçiş biraz fazla keskin oluyor ve filmin ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında hafif bir kopukluğa sebep oluyorsa da şahsi fikrim bu kopukluğun filmden alınacak keyfi baltalamıyor olduğu yönünde. Aynı şekilde hikayenin realist bir bakış açısına sahip olması, gerçek dünyada fantastikliğe pek yer olmadığı gerçeğini göstermesini sağlıyor.

Kendisiyle çeliştiği anlar elbette var. Çok daha iyi olabileceği bariz bir şekilde hissediliyor ve bazı açılardan bakıldığında (neden sadece Chomsky övülüyor ya da çocukların aldıkları eğitimleri kullanacakları daha yaratıcı bir kurgu olabilir miydi? vs.) birçok eksiği bulunuyor ama bunlara girmek filmin özelinden çıkıp başka tartışmalara girmeyi gerektirir. O nedenle bana göre eksiğiyle fazlasıyla yeterince özgün ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir film Captain Fantastic.

Çok uzatmayayım, zaten yazmaya yazmaya paslanmışım. Sözün özü Captain Fantastic bu ylın en özgün işlerinden bir tanesi. Karakterleri, KE-SİN-LİK-LE göz atılması gereken müzikleri, harika renkleri ve tatlı-sert işlemeye çalıştığı konusuyla bağımsız sinemanın son yıllardaki iyi örneklerinden. Muhakkak hafızanıza yer edecek sözler, sahneler olacaktır.

"Zehirli su" tüketmemeye özen gösteriniz.
Mutlu günler!