Selam.
Ülkemizde yarın (10 Ocak 2014) itibariyle
gösterime girecek olan Escape
Plan'i vizyona girmeden izleme fırsatı bulunca değerlendirmeden duramadım.
Ateşler, havaya uçan şeyler, milyonlarca mermi kovanı yok. Yani tabii ki var da, çok yok. |
Aksiyon sinemasını
tanımlayan isimlerden Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger, The Expendables serisinin başarısı ile
kazandıkları özgüvenle "retro" sayılabilecek bir türde işlere imza
atmaya devam ediyorlar. Escape Plan de
bunlardan bir tanesi.
The Expendables serisinin
aksine, her iki yıldız da bu defa alabildiğine ciddi. Stallone'un canlandırdığı
Ray Breslin federal hapishanelerden kaçma ihtimallerini test eden, her aksiyon
yıldızının sahip olması gerektiği gibi sorunlu bir geçmişe sahip, özel bir abi.
Schwarzenegger ise Breslin'in en büyük sınavında ona yardımcı olacak,
hapishanedeki suçlulardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Müzik vermeyi unuttuk
bu arada, o zaman hapishaneden gidelim:
Her iki karakterin de oldukça zeki olduğunu
söylemek mümkün. Normalde bu yıldızları perdede biçer-döver, kıyma
makinesi, panzer veya kabak oyacağı gibi rollerde görmeye alıştığımız için insan
Stallone'dan fizik üzerine cümleler duyup, oldukça basit malzemelerle sekstant gibi
gereçler yaptığını görünce şaşırıyor tabii. Schwarzenegger'e ise sadece top sakal
bile +2 zeka puanı vermiş, gerisini siz düşünün. Sırf bu açıdan
bile büyük bir öneme sahip olduğu için gidip görülesi bir yapım Escape
Plan, hehe.
Olmuş olmuş, top sakal baya olmuş. |
Kamera arkasında ve senaryoda Stallone'nin olmayışı kesinlikle büyük bir artı. Yani bu yıldızların oynaması için yazılmış bir hikayeden ibaret değil Escape Plan. İkisinin domine ederek yarattığı bir proje olmaması da genel tahlilde filme katma değer sağlamış. Bu durumun "Yaşlı kurt" kimliklerinin rafa kalkmasından, filmin genel olarak bir "parodi" olarak algılanabilme sorununun ortadan kalkmasına kadar çeşitli faydalar sağladığını düşünüyor, bu nedenle bu tip önyargılara sahip izleyicilerin bir kere daha düşünmek isteyebileceklerine inanıyorum.
Yine de Arnold'un bir sahnesinde kahkaha atmamak gerçekten zor, spoiler olmaması adına yalnızca bu kadarını söyleyeyim.
Bir de kesinlikle belirtmem lazım; Arnold'un histerik bir şekilde Almanca söylendiği bölümler
oyunculuk anlamında filmin tepe noktalarından bir tanesi kesinlikle. Çok uzun
süredir Arnold'u bu kadar başarılı görmemiştim. Aslansın Arnold.
Person of Interest dizisi ile bazı hanım arkadaşların
gönlünü kazanmış Jim Caviezel'in canlandırdığı "baş düşman" da
beklediğimden çok daha başarılı bir şekilde hayat bulmuş Jim'in bedeninde. Uyuz
hapishane müdürü klişesine küçük de olsa bir katkı sağlamayı başarabilmiş
bence.
Bence tipsiz. |
Yönetmen Mikael Håfström'ün varlığı da büyük bir olay tabii. 1408 gibi, gelmiş geçmiş en iyi Stephen
King uyarlamalarından biri olan bir filme yönetmenlik etmiş, yüksek kredili bir
isim olan Mikael, 1408'deki
klostrofobik duygulara seslenebilme çabasından edindiği tecrübeleri yer yer Escape Plan'e yedirmiş, çok da
iyi etmiş.
Bunun dışında favori adamlarımdan Vinnie Jones'un varlığı, Jurassic Park'dan tanıyabileceğiniz Sam Neil ve 50 Cent'in önemsiz gibi görünse de küçük rolleriyle filme yaptıkları katkılar, 90'lar sinema anlayışından ödün verilmediği için nadiren görsel efektle karşılaşılması da kayda değer diğer detaylar.
Hiç fena değil. |
Stallone ve Schwarzenegger sizin için bir şey ifade ediyorsa kesinlikle gidin görün. Uzun süre sonra ilk defa bu ikiliyi "hikayesi de olan" bir işte gördüm, üstelik beklenenin aksine gayet de başarılı buldum. Umarım bu çizgiyi bozmazlar. Ara sıra iskender yemeyi unutmayın, iyi akşamlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder