8 Ocak 2014 Çarşamba

47 Ronin: Bir Hollywood klişesi.


Selam. Bu yazının müziği şöyle bir şey :




Wintersun için akıp giden zamanın Keanu Reeves üzerinde bir etkisi yok tabii. Yaşlanmayan adam Keanu Reeves'in yeni filmi 47 Ronin, 1 Ocak'ta gösterime giren, 2014'ün ilk filmlerinden biri.




2014'e hızlı giren Türk sineması bol frikikli ucuz ve hiç komik olmayan komediler, biraz daha serim-düğüm-çözümü takip etmeye çalışan ancak yine pek bir şey vaat edemeyen, ucuz, ve yine komik olamayan romantik-komediler ile salonları işgal ederken (harikulade olduğunu okuduğum ama pek de güvenemediğim 1-2 yapımı genelden ayrı tutuyorum tabii) gösterimdeki tek "çıtır çerez" gibi görünen film 47 Ronin olunca, biraz eğlenmek, biraz da Uzak Doğu kültürünün şaşaasını görebilmek uzun süredir yüzünü görmediğimiz Keanu'ya bir selam vermeye karar verdik.



Dünya üzerindeki en garip hadiselerden biri olan Japon kültürü ve samuray müessesi ile yoğrulmuş hikayenin cezbediciliği, özellikle "Son Samuray" filminin hatıraları ile dolu bu bünyede büyük beklentilerin oluşmasına neden olmuştu. Lakin ne oldu, kaba etimizin üstüne oturduk, o oldu.

Son Samuray'daki acımasız ama adaletli Ujio karakteri ile gönülleri kazanan, daha evvelinde "Acımasız Samuray" ile rüştünü ispatlamış Hiroyuki Sanada'nın Keanu Reeves'e eşlik ettiği 47 Ronin'de kendi efendilerine yapılan haksızlığın ardından ünvanlarından ve onurlarından olan (Ronin: Lidersiz kalmış samuray) bir grup samurayın bu lekeyi temizlemeye çalışmaları anlatılıyor. gerçek bir olaydan esinlenen hikayenin ana teması olan sadakat, onur ve erdem gibi olguların filmdeki işlenişi ise ne yazık ki hakikatin görkemi ve yüceliğine yaklaşamıyor bile.

Daha önce birçok defa işlenmiş olan 47 Ronin'in hikayesi, Universal stüdyolarının elinde ucuz bir aksiyona dönüşmüş. Yaş ortalaması giderek düşen Hollywood ana akım seyircisinin stüdyoların ittirmesiyle fantastiğe yönelen beklentisi, Universal'in hikayeye şekilden şekile girebilen büyücüler, mistik bir havada sunulmaya çalışılan ancak hiçbir derinlik katılmadığı için "garip" sıfatının ötesinde tanımlaması mümkün olmayan ırklar eklemesiyle giderilmeye çalışılmış. Sonuçta da ortaya Uzak Doğu coğrafyası, mimarisi ve kostümleri içerisinde kalmış, basit bir Hollywood aksiyonu çıkmış. 


Bu adam nasıl kanser olmuyor lan.

"Zombi çocuk" olarak bilinen, vücudu komple dövme kaplı Rick Genest'in afişlerde bol bol yer almasıysa yalnızca basit bir reklam çabasıymış. Zira canlandırdığı karakterin varlığı 60 saniyeyi bulmuyor bile. "Kendinden görsel efektli" olduğu için kadroda yer bulduğunu tahmin ediyorum, zira başka hiçbir katkısı yok.


Her şey bu kadar basit ve formülize bir şekilde kotarılmaya çalışılınca ana karakterlerin çatışmaları ve derinlikleri de havada kalıyor elbette. Tüm karakterlerin 10 üzerinden 1 ile 5 arasında değişen felaket İngilizce'leri ise genel atmosferin iyice dağılmasına neden oluyor.

Haydi hakkını yemiş olmayayım, kostümler ve efektler gerçekten güzel. Hem fantastik karakterlerin animasyonları, hem de Uzak Doğu'nun bütün acayipliklerini barındıran kostümler gerçekten kaliteli. Ancak genel atmosferin bu denli kopuk ve bütünsellikten uzak olması, bu noktalardaki detaycılığın çöpe gitmesine neden oluyor.

175 milyon doları bulan maliyetini karşılamayı bırakın, an itibariyle yanına dahi yaklaşamayan (45 milyon dolar civarı) bir hasılat elde etmiş olması da filmin eksikliklerinin ne denli fazla olduğunun çarpıcı bir göstergesi herhalde. Üstelik aslında bütçenin 200 milyon doları geçtiği, gişedeki hüsranın ardından bu rakamın düşük gösterildiği iddiaları da sağda solda dolanıyor. Kaldı ki bu kadar milyon milyon doları görsel efekt ve kostüm dışında nereye harcamışlar, gerçekten bir fikrim yok. 


Daha fazla uzatmanın da bir manası yok: Hollywood'un mükemmel hikayeleri rezil ettiği filmlere bir tanesi daha eklendi, hayırlı ve uğurlu olsun.

Not: Yazıyı yazdığım süre boyunca "Keşke direk hikayenin orjinali hakkında bir şeyler yazsam ve en azından şu wikipedia sayfasını okumalarını sağlayabilsem." diye düşündüm. Hikaye gerçekten muazzam, filmi boş verip buna bir göz atın.





1 yorum:

  1. Tahmin ediyordum zaten, yine de gider miyim? Herhalde giderim. (Müzik harika olmuş bir de. Şimdi asıl hikayeyi okumaya gidiyorum.)

    YanıtlaSil