15 Ocak 2014 Çarşamba

Captain Phillips: Tom Hanks

Selam. 



Oscar yarışının iyice kızıştığı şu günlerde sinemalarımıza üst üste harika filmler geliyor, gelecek. Özellikle bu aralar sinema salonlarına iyice yakın duralım, zira bu Cuma American Hustle, haftaya 12 Years of a Slave gibi filmler izleyiciyle buluşacak. 

Bu seneki ödüller üzerinde hak talep eden filmlerden bir tanesi de 2009 yılında Maersk Alabama gemisine yapılan korsan saldırısını konu alan Captain Phillips. 

Afiş bile geriyor insanı, renklerinden midir nedir.

2 Oscar ödüllü oyuncu Tom Hanks'i Maersk Alabama kargo gemisinin kaptanı Richard Phillips olarak gördüğümüz filmde aksiyon, gerilim ve dram bir arada ve bir an olsun düşmeyen bir tempoyla sunuluyor.

Somali'li korsanlar tarafından fidye için ele geçirilmek istenen Maersk Alabama gemisinde işler korsanların istediği gibi gitmez. Bu nedenle Amerikan hükumetinden istedikleri miktarlardaki fidyeyi koparabilmek Kaptan Phillips'i rehin alarak küçük bir filikayla Somali kıyılarına doğru yola çıkarlar...

Hikayenin gerçek bir olaydan öykünmesi ödül komitelerinin hoşuna gidebilecek bir durum elbette ("Best Adapted Screenplay" direk cepte zaten) ve bu noktada filme bakış açısı bir parça değişebilir. Ismarlama bir iş ve/veya ödüller için yapılmış bir iş olarak görülme handikabını fazlasıyla yaşayan Captain Phillips, filmin ilk 20 dakikasının ardından ise bu düşünceleri tamamen süpürüyor ve Tom Hanks'in muhteşem oyunculuğuyla birlikte izleyiciyi avuçlarının arasına alıp sıkmaya, terletmeye başlıyor. 

"Everything will be OK, Irish."

Daha önceki işlerinde de bu tarz kurgulara rastlayabildiğimiz yönetmen Paul Greengrass'ın durmak bilmeyen kamerası yine oldukça hareketli ve en küçük mekanlarda bile birçok farklı açıdan yaptığı çekimlerle izleyicinin olayın içine çekilmesine ön ayak oluyor.

Filmin başından itibaren "olası bir korsan saldırısı" konusundaki hassasiyetini ve gerginliğini gördüğümüz Phillips ise saldırı gerçekleşmeye başladığı andan itibaren seyirciyle müthiş bir etkileşim içine giriyor. Tom Hanks'in eksiksiz, abartısız ve müthiş oyunculuğu sayesinde izleyici kendini Phillips'in yerine koymaya başlıyor ve bu noktadan itibaren her şey daha gerçekçi ve korkunç bir hal alıyor.

Çoğunlukla filmin en önemli sorunlarından biri olarak görülen "sonunu bilme" durumu ise bence bir avantaj, en azından izleyici açısından. Zira tüm bu gerilimin ve gerçekliğin sonunda kimin kazanacağına dair bir fikrim olmasaydı düşer düşer bayılırdım herhalde.

Aslında tüm bu çatışmanın tek sebebinin "para" olduğu, hem saldırganlar, hem de mağdurlar tarafından sıklıkla dile getiriliyor. İşverenlerin rahatı için alt sınıftakilerin birbirini paraladığı bir dünyaya dair kaygılarını çocuklarının geleceği üzerinden net bir dille ifade eden Phillips, filmin özel cümleleri hakkında da ipuçları vermiş oluyor.

Film sırasında en soldakine sövüp ağzına vurmak isteyenler, kaç kişiyiz?
Böylece korsanların da sıradan insanlar olarak algılanmasına uzanan bir yol açılıyor. Muse'i canlandıran Barkhad Abdi'nin ve diğer oyuncuların performanslarının da bir hayli ilgi çekici olduğunu yeri gelmişken belirteyim. Üstüne bir de karakterlerin bu "zorunda kalmış" halleri eklenince, sonunu bilmenin verdiği rahatlıkla kendini telkin edebildiği zamanlarda, seyirci daha genel sorunlar ve gelecek hakkındaki endişelere dair düşüncelere sürüklenebiliyor.

Amerikan ordusunun devreye girmesi, SEAL ekiplerinin (hayatta en korktuğum şeylerden birisi bunların eline düşmek zaten), insansız uçakların, kısacası AMERİKA'nın işin içine girmesiyle sonlara doğru olay biraz rehine kurtarma operasyonuna dönüşse de, hem Tom Hanks'in ağlatan(literally) oyunculuğu, hem de filmin sonunun "Yaşasın Amerika!" basitliğine indirgenmesinin önüne geçmeyi başaran yönetmen Greengrass sayesinde çok daha Phillips odaklı bir sonla izleyici baş başa bırakılıyor.

Özellikle bu sebepten, geçen yıl ARGO'nun aldığı eleştirilerin Captain Phillips için geçerli olacağına inanmıyorum. Yani ortada tek bir vatandaşının emniyeti için dünyaları yakmaya hazır, yetkin ve arif Amerika! mesajı filan yok. (Bence Argo'da da yoktu zaten o kadar)

Gerçekliği bir yana, sonunu bildiğiniz bir hikayeyi ilk defa görüyor ve kendiniz yaşıyor gibi hissederek Somali'li korsanlar tarafından kaçırılma tecrübesini 134 dakikalığına da olsa yaşamak, birebir tatmak istiyorsanız Captain Phillips'den daha iyi bir alternatif bulabileceğinizi sanmıyorum.

Türünün en iyilerinden bir tanesi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder