27 Şubat 2014 Perşembe

Metallica - Through the Never

Selam. Bugün şimdiye kadar incelemeye çabaladığım filmlere nazaran çok farklı, bambaşka bir "şey"den bahsedeceğim. Dünyanın müzikal anlamda gidişatını değiştirmeyi başarabilen, endüstriyel müzik olgusunun şekillenmesine, metal müziğin ana akım piyasaya girebilmesinin en büyük nedeni, gelmiş geçmiş en büyük müzik gruplarından bir tanesi, Metallica'nın son çılgınlığından söz edeceğim. Eh, haliyle müzik de ona göre olacak bu sefer:


"Theatres Everywhere" denildiğine bakmayın, güzel ve yalnız ülkemizde tabii ki gösterime girmedi bu film. Çok daha detaylı ve saldıray bir yazının konusu olabilecek bu hususa çok girmeden, yalnızca sinemada izleyemediğim için olayın "3D" kısmına çok uzak kalmamdan dolayı yaşadığım hüsranı belirterek filme geçiyorum artık. İmkanı olup da 3D izleyebilen olursa lütfen bana söylemesin, canımı sıkmayın lütfen.

Klişe Hollywood afişlerinden sonra müthiş değil mi?

Türlü polemikler, bozdu mu bozmadı mı tartışmaları, paragözlülükleri vesairesi bir yana, Metallica benim gözümde her zaman Metallica olmuştur. Eskisi-yenisi yoktur Metallica'nın. Dünyanın en acayip şeylerinden biridir ve hep öyle kalacaktır. Bu konudaki fikirlerimi de üstünkörü belirteyim, zira yazının esas amacı hala "film incelemesi" olduğu için yazının devamında bu tartışmalara girme dürtüsünü dizginleyebilmem için elzem bir açıklama bu.

Metallica'nın markalaşmış konser performansının günümüz video teknolojisinin son imkanlarıyla birleştirilmesi ve grubun sahnede çaldığı şarkılara ait imgelerin, hikayelerin belirli bir çatı altında birleştirilerek hikayeleştirilmesi fikri üzerine ortaya çıkmış bir film Through the Never. Daha önce asla yapılmamış, hiç denenmemiş, muhtemelen fikri bile ortaya atılmamış bir proje. 


"Konser mi bu yoksa film mi?" şaşkınları ile izlediğimiz birkaç fragmanın ardından nihayet izleyebildiğimiz filmde gördük ki esasında Through the Never bir konser videosu. Ancak grubun performansı ile eş zamanlı bir şekilde ilerleyen, belirli bir çerçeveye oturtulan bir senaryo da mevcut. Oldukça yüksek seviyede gerçeküstülükler barındıran bu hikayenin ana kahramanı olan, afişte de kendine yer bulmuş Trip adlı gencin, Metallica'nın getir-götür işlerine bakan elemanlarından biri olarak karşımıza çıkışı, grubun performansı sırasında çoşup eğlenirken kendisinden istenilen bir işi halletmek üzere konser mekanından ayrılarak şehrin sokaklarına çıkmasıyla hikayenin startı veriliyor, gerisini öğrenmek de size kalsın. Fakat şu kesin ki şarkılara bir miktar hakim olmak, en azından sözlere bakmak, bu hikayenin detaylarında saklı şeyleri görebilmek adına izleyici için elzem bir faktör olarak ortaya çıkıyor.

Bizim siyah tişörtlü Metallica'cı gençlerimize saldırdılar.

Metallica'nın dünyanın en büyük işletmelerinden biri olduğu gerçeğini bastıra bastıra, inanılmaz bir prodüksiyonla çıkıyor karşımıza Through The Never. Sevdiğiniz müzik türü ne olursa olsun, kah gidip izlediğiniz konserlerin büyük bölümünde, kah sağda solda izlediğiniz videolarda da gördüğünüz üzere, çok büyük organizasyonlar dışında genelde grupların sahneleri 360 derecelik bir bakış açısına imkan verecek şekilde kurulmuyor. Metallica için böyle bir limit yok elbette. Through the Never filmindeki konserin sahnesi, gelmiş geçmiş en muhteşem sahnelerden biri.


Grubun sahnede ayak basmadık yer bırakmaması bir yana, bu inanılmaz sahnenin, fotoğrafta görebileceğiniz şekildeki kare kare tabanında oynayan animasyonlar, sağdan soldan çeşit çeşit aparatın (diğer fotoğraflarda göreceğiniz üzere) kullanımı filan derken olay çok başka bir yere gidiyor. Bunun üstüne bir de aklınıza gelebilecek en enfes kamera kullanımlarına denk gelince, Through the Never daha önce asla tecrübe etmediğinize kalıbımı basabileceğim bir deneyime dönüşüyor. Şöyle söyleyeyim; sahnenin bir ucundaki James'i alttan çekmeye başlayan kamera müthiş bir akışkanlıkla Kirk'ün gitarına, oradan Lars'ın davullarına ve o noktadan yukarı çıkarak kuş bakışı şeklinde sahnenin geneline çekim yapıyor. Bu harika kullanımın üzerine kimi geçişlerdeki sanatsallıklar, "film" kısmındaki müthiş animasyonlar ve konser alanında sayısını kestiremeyeceğiniz kadar fazla kameradan alınan görüntüler ile görsel açıdan insana takkesini uçurtuyor Metallica.

This is madness değil this is Metallica.

"Ride the Lightning"'deki bu muhteşem şov mu dersiniz, aşağıda görebileceğiniz Lady Justice heykelinin "And Justice for All..."'un ilk notalarıyla sahnenin ortasında yükselip, malum sonlara doğru yerle bir edilişi mi dersiniz, yoksa "One" öncesi malum çatışmaların bu defa biraz fazla "gerçekçi" bir şekilde canlandırılması mı...Çok başka bir grupsun Metallica.

Aklım pek almıyor hala şunu. Daha bir de devrilecek...

İster MTV yıllarında "Nothing Else Matters" ile kıyısından bulaşıp bırakmış olun, ister "Load sonrası bozdu abi," tayfasından, isterse de "Ay çok seert ıy metal ne kötü bi'şeey," ekibinden, bir şekilde bu filmi izleyin. Şarkılar çok sert gelirse kısarsınız, fakat kimsenin bu devasa görsel şovdan bihaber olmasına izin vermeyin. Metallica'yı hayatının bir parçası olarak görenler ise diyebileceğim tek bir şey var; Daha bu manyaklardan göreceğimiz çok şey var. 13 Temmuz'da İstanbul'dalar bu arada, aklınızda olsun. Mutlu günler.

MASTER! MASTER! of ulan...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder