24 Şubat 2014 Pazartesi

Enough Said

Selam.

Sopranos ile tanıyıp sevdiğimiz James Gandolfini'nin vefatından önceki son filmi olan Enough Said'e geçmeden önce Gandolfini'yi bir kez daha rahmetle anıyor, bugün burada kendisini anmak üzere toplanmış sizleri bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. Fakat bu zor olabilir galiba. Müzik dinleyin o halde:



Gandolfini'nin dışında dikkat edilmesi gereken bir isim daha var Enough Said'de. O da tıpkı Gandolfini gibi kendisini televizyonda ispatlamış bir isim; Julia-Louis Dreyfus. Seinfeld-Sopranos işbirliği, filmde iki yapımdan da tatlar bulmayı mümkün kılıyor. Dreyfus'un ânı baltalayan espri anlayışı ve Gandolfini'nin bulunduğu ortamın ciddiyetini arttırabilen karizması Enough Said'in tatlı-sert bir aromaya kavuşmasını sağlıyor.


Televizyona yaptığı işlerle adını duyuran, sinemada daha ziyade drama yönünü ortaya çıkarmaya çalışan Nicole Holofcener'in yazıp yönettiği Enough Said sırtını diyaloğa yaslayan, yer yer kullandığı mizahi unsurlar sayesinde izleyiciyi yormayan, "yaşamdan kesit" sunan yapımlara yol gösterebilecek, harika bir film.

Çok basit bir şekilde "ikinci baharını yaşamaya çalışanların hikayesi" olarak özetlenebilecek filmin sıradanlıktan kendini kurtarabilmiş olmasındaki en büyük pay şüphesiz Gandolfini-Dreyfus ikilisine ait. Hiçbir aşırılık ve yapmacıklık taşımayan, bol nüanslı oyunculukları Enough Said'in potansiyelinin maksimuma ulaşmasına olanak sağlamış. Keza Nicole Holofcener'in fazla yan yollara sapmadan direkt bir şekilde meramını anlatmayı hedeflemiş olması da filme ayrı bir tat katıyor. İnsana fenalıklar geçirtebilecek bir konu, sıcacık, sempatik bir hikayeye dönüşüyor. Dozunda ve özgün espri anlayışı da cabası...

Hepimizin zaman zaman ağzıyla gülemediği zamanlar oldu, yargılamayın Dreyfus'u.

Başarısız evliliklerinin ardından, eğitimleri nedeniyle çocuklarından da uzak kalmak üzere olan iki orta yaşlı insanın yakınlaşması olarak başlayan hikaye çok kısa bir süre içerisinde insan ilişkilerinin, kimlik algılarındaki değişkenliğin ve bunun sebeplerinin, iletişim eksikliğinin yaratabileceği sorunların analizleri ile birlikte çok değer verdiğiniz bir insanın hemen her özelliğinin bir başkası tarafından nasıl nefretle anılabileceğinin müthiş örneklerini barındıran bir hale geliyor.

Yapılmaması gerektiğini bile bile yapmaya devam ettiğimiz şeylere örnek.

Yalınlığı ve sadeliğiyle insanı iyice kendine çeken Enough Said'in en şanssız olduğu nokta James Gandolfini'nin son filmi olarak hatırlanacak olması belki de. Zira bu nedenle aslen "romantik-komedi" kategorisinde değerlendirilebilecek olan bir yapım olmasına karşın, bu özelliği ile direkt "dram" türüne dahil edilecek, edilen bir film. Gandolfini'nin her role nasıl rahat bir şekilde oturduğunu, küçücük detaylarla nasıl karakterini izleyiciye sevdirdiğini bir kez daha görüp yaşamın adaletsizliğinden dem vurmamak elde değil.

Plasedeki ebeveyn-çocuk tespitleri de yabana atılacak cinsten değiller.

İnsana kendisini anlatan, kişinin sıklıkla üzerine düşündüğü şeyler hakkında, hiç hava atmadan, ahkam kesmeden, salt gerçekler üzerinden laflar eden, her tespitiyle izleyiciyle daha da bütünleşen bir yapım Enough Said. Ergen içinde kalmış ve git gide klişeleşen bağımsız sinemanın içinden sıyrılabilen, nadir ve değerli bir film. Yağmurlu bir günde, bir sevdiğinizle "anlaşamadığınız" bir anda izlediğinizde daha da keyifli olacağını düşünüyorum. Mutlu günler.

R.I.P. James Gandolfini (1961 - 2013)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder